Yaşam Kavgası

Burada bir karışım yapıyoruz. Burası neresi? Hayatlarımız, önümüzdeki 2 buçuk haftamız, 13 yaşındaki halimiz, okuduğunuz bu yazı veya istediğiniz herhangi bir zaman/mekan. Bolca düşünüp yüzde biri kadar faaliyete geçiyoruz. Kafamızın içindeki onlarca bizle kavgamız bitmemişken kafamızın dışındakilere ters ters bakıp yeni kavgalar kurguluyoruz. Mesele akıllanıp durulmak, sakinleşmek değil süregelmiş 'insan olma' döngüsüne katılıp yolumuzu bulmak. Yaşam genel çerçeveden bakınca ne kadar basitse içine girdikçe bir o kadar karışık.

Bu yazının temel taşları Voyage of Time: Life's Journey ve Albert Camus'nun Sisifos Söyleni olacak. Birtakım ekran görüntüleri ve alıntılar eşliğinde kavgamızı çözmeye çalışacağız. Voyage of Time'ı izlemediyseniz mutlaka izleyin demeyeceğim. Bana kalırsa oldukça sıkıcı bir anlatıma sahipti ancak kitabı okumayan arkadaşlara özellikle hayatını sorgulayan ve çıkmaza girenlere şiddetle okumalarını tavsiye ediyorum.


Voyage of Time: Life's Journey, Terrence Malick tarafından (30 küsür yıl gibi oldukça uzun bir sürede) yazılıp yönetilmiş belgesel kıvamında bir yapım. Alanlarında uzman bilim insanları, astrofizik teorilerine uygun oluşturulmuş uzay görüntüleri, Nat Geo desteği ve daha nicesiyle geçmiş, şimdi ve gelecek anlatımının her bir teknik detayı üzerine oldukça emek harcanmış. Cate Blanchett'in sesinden hayatın yolculuğuna inanılmaz görüntüler eşliğinde katılıyoruz.


"Bir gün gelir, ya gözlemi ya eylemi seçmek gerekir. İnsan olmak derler bunun adına. Bu parçalanışlar korkunçtur. Ama gururlu bir yürek için iki şeyin ortası olamaz. Ya Tanrı var ya zaman, ya bu haç ya bu kılıç. Ya çırpınmalarını aşan daha yüksek bir anlamı vardır bu dünyanın ya da bu çırpınmalardan başka hiçbir şey gerçek değildir. Ya zaman ile yaşayıp onunla ölmek ya da daha büyük bir yaşam için ondan çekilmek gerek...Defterimde ne özlem bulunsun istiyorum ne acılık, yalnız açık görmek istiyorum."

Sisifos, Zeus'un düşmanı, kurnaz bir kraldır. Sisifos, yaşamak isteyen basit bir insandır. Sonsuza kadar büyük bir kayayı bir tepeye çıkarmakla cezalandırılan bu kral her tepeye çıkışında kayanın geri yuvarlanmasıyla başladığı yere geri dönmektedir. Sonrasında ve sonsuza kadar ne yaşayacağını bilmesine rağmen büyük kayasını alıp tepeye çıkmaya devam eder. Albert Camus bizlere Sisifos üzerinden yaşam sürecini ve bunu kavramış 'uyumsuz insan' tanımını anlatır. Uyumsuz, hayatı, evreni, kavgaları, düzeni ve düzensizliği anlamış kişidir. Asıl soru da bu noktadan sonra başlıyor; madem her şeyi biliyorum, öyleyse niye yaşıyorum?


"İntihar bir yanılmadır. Uyumsuz insanın tüm yapabileceği, her şeyi tüketmektir, kendi kendini de tüketmektir. Uyumsuz onun son noktasına varmış gerilimi, bir yalnız çabayla sürekli olarak sürdürdüğü gerilimdir, çünkü bu bilinçte ve bu günü gününe başkaldırıda biricik gerçeğini ortaya koyduğunu bilir. Bu gerçek de meydan okumaktır."

İşleyen demir ışıldar. En sevdiğim atasözüdür kendisi. Kendi ölçülerimle anlayabildiğim her şeyi öğrenmenin bana anlam katacağını bilirim. Bir astrofizikçi kadar evreni bilemeyebilirim ama kapasitem çerçevesinde öğrenir ve öğrendiğim evren içinde yaşamaya devam ederim. Voyage of Time anlatısı bakımından sıkıcı gibi gelse de bizlere aslında çoktandır bildiğimiz şeyleri gösterir; yaşadığımız yeri, koşulları ve süreçleri. Birbirinden farklı görünen bu iki eseri buralara yakın yerlerde birleştiriyorum. Yaşamı bir çerçeveye sokmak, anlamak ve çözmek uyumsuz insan için mümkündür. İsterseniz deneyler yapın isterseniz şimdiye kadar yazılmış her şeyi okuyun ya da parkta bir bank üzerinde oturup gelen geçeni izleyin. Yöntemleriniz ve çıkardığınız anlamlar sizin yaşamınızı bağlar. Çıkardığınız anlamlar birbiriyle çelişmeye başlayınca kavga da patlak verir. Kafanızın içinde sürekli birbirini kovalayan küçük çocuklar var. Ne kadar gürültülü değil mi? Ama iyi tarafından bakmak lazım, demek ki içerde çarklar bir şekilde işliyor.


Farkındalık yaratan bu iki eser ile yaşamı çözmeye ve kavgalara yenisini eklemeye bir adım daha yaklaşıyoruz. Belki de çözdük bile.

"Sisifos'u dağın eteğinde bırakıyorum! Kişi yükünü eninde sonunda bulur. Ama Sisifos tanrıları yadsıyan ve kayaları kaldıran üstün bağlılığı öğretir. O da her şeyin iyi olduğu yargısına varır. Bundan böyle, efendisiz olan bu evren ona ne kısır görünür ne de değersiz. Bu taşın ufacık parçalarının her biri, bu karanlık dağın her bir madensel parıltısı, tek başına bir dünya oluşturur. Tepelere doğru tek başına didinmek bile bir insan yüreğini doldurmaya yeter. Sisifos'u mutlu olarak tasarlamak gerekir."

Yorumlar

Popüler Yayınlar