Star Trek I-IV



Selam, Star Trek maceram ara vermeden devam ediyor. Bu yazımda 1979-1986 yılları arasında çıkan 4 adet Star Trek filminden bahsedeceğim.

Öncelikle şunu belirtmem gerekiyor ki bana kalırsa filmler bilim kurgudan ziyade fantastik. Star Trek: The Original Series'in son sezonundan itibaren başlayan hiçbir şeye mantıklı açıklama sunmama ve olayların oldu bittiye getirilmesi filmlerde de bariz bir şekilde görülüyor. Gerçi her film aynı seviyede değil. İlk önce tüm filmlere genel bir açıdan bakacağım, daha sonra her film için ayrıntılara geçebiliriz.

Star Wars, Alien, The Thing, Back to the Future gibi kült filmlerle aynı zamanlarda beyaz perdede görülen Star Trek serisi özellikle görüntü açısından tam bir hayal kırıklığı. Dizideki efektleri dizi olmasına ve bütçe sınırına dayandırabiliyoruz ancak filmlerin özellikle ilk filmin diziden hiçbir farkının olmaması oldukça üzücü. Filmlerde klasik ekibi bir arada görüyoruz, tek fark James T. Kirk'ün amiralliğe yükselmiş olması. Ekipteki bir diğer farklılık ise bolca saç boyası ve saç ekimi olabilir. Üçüncü ve dördüncü filmin yönetmenliğini Spock karakterini canlandıran Leonard Nimoy üstlenmiş. Bunun da değişik bir hikayesi var. Leonard Nimoy 2. filmden sonra Spock karakterini canlandırmayacağını söylemiş, ekip ise devam filmleri için ikna etmeye çalışmış ve Nimoy eğer 2 film yönetirsem devam ederim demiş. Başarılı bir anlaşma. Bir de genel olarak Star Trek filmleri için şöyle bir tespit yapılmış; çift sayılı filmler teklerden daha başarılı. Henüz 4 filmi izlediğim için kesin bir yorum yapamamakla beraber en azından ilk filmin diğerlerine oranla leş gibi olması bunu birazcık doğrular gibi.

İlk film, The Motion Picture, bana kalırsa bu dört film içerisinde en dandik ve en sıkıcı film. Hatta yarısında uyuyakaldım. Aslında hoş bir dizi bölümü olabilecekken hadi buna saatlerce süren uzay aracı çekimi ve bakışmalar ekleyip film yapalım demişler gibi bir film. Güzel ögeler yok muydu tabi ki vardı mesela yaratıcıyı arama meselesi ve Voyager detayı. Her ne kadar bilim danışmanlığını Isaac Asimov yapmış olsa da (evet vaov) senaryodaki eksiklikler, başarısız efektler ve adeta süreyi doldurmak için eklenmiş sahneler ile maalesef The Motion Picture bizimle değil. Şunu da eklemek istiyorum, uzayda fink atan, saçma sapan uçuşan elemanlara ne gerek vardı? Hele bir tanesi Enterprise kalkarken bir yere gitti ve el sallamaya başladı. İstersen arkasından su da dökseydin?

İkinci film, The Wrath of Khan, bence en başarılı Star Trek filmi. Eski azılı düşman, aksiyon, başarılı senaryo, akıcılık ve beklenmedik sayılabilecek bir sonla benden yüksek bir puan alıyor, çift sayının gücü mü dersiniz? Başarısız efektler yine var ancak uzayla çok bir işimiz yok çoğunlukla araçların içerisindeyiz, o yüzden göze pek batmıyor. Gerek Khan'nın başından geçenler gerekse Genesis projesi bana sevdiğim Star Trek'i hatırlattı. Son sahnelerinde tabi ki gözyaşlarımı tutamadım :(. Ve belki de en merak ettiğim 'Yavşamadığı uzaylı kadın kalmamış Kirk'ün kaza kurşunu hiç mi yok?' sorusu bu filmde cevaplanmış. Teşekkür ediyorum.

Geldik üçüncü film, The Search for Spock'a. Genesis projesinin meyvesini ve çirkin düşman Klingon tayfasını gördüğümüz bu film hakkında açıkçası iyi-kötü şeklinde bir yorum yapamıyorum. Kirk arkadaşını kurtarmak için çekirdek ekibi toplayıp gidiyor, birileri ölüyor ve bir takım uzay araçları patlıyor. Senaryo açısından zayıf bir film çünkü filmde sadece bir olay var; Spock'u kurtarmak. Önceki filmde hem diziyi hatırlıyoruz hem eski bir düşmanı görüyoruz hem de yeni bir bilimsel proje ile karşılaşıyoruz. Ancak bu filmde başka bir yere de odaklanmamızı sağlayacak bir detay yok. Sanırsam tek sayı laneti.

Dördüncü film, The Voyage Home, Challenger ekibine adanmış, çok tatlı değiller mi? Muhtemelen en eğlenceli Star Trek filmi kendisi. Her ne kadar hikaye bana biraz saçma gelse de, saçma diyorum çünkü sonunda hiçbir şey açıklanmadı mesela o silindir ne, daha komik ve daha sıcak bir film izliyoruz. Filmde geçen kambur balinalara mesaj benim aklıma direkt Otostopçunun Galaksi Rehberi'ni getirdi. Okuyanlar bilir, en zeki ikinci türün yunuslar olduğunu söyler (insanlar üçüncü). Acaba bir gönderme falan mı var diye düşünmeden edemedim. Diyaloglar, ekibin 1950lere adapte olma çabası çok güzeldi. Filmin önemli bir kısmı Dünya'da geçtiği için önceki filmlerde benim için en büyük sorun olan efektler hakkında atıp tutamıyorum. Bence diziye ve diğer filmlere göre burada ekibimizin bir mürettebattan ziyade bir ailenin üyeleri olduğu hissi başarılı bir şekilde verilmiş. Genelde önceki filmlerde gördüğümüz Kirk-Spock bromance'i yerine güzel bir iş dağılımı ile ekibimizin ne kadar başarılı olabileceğini görüyoruz.

Evet dört filmi de kendi çapımda yorumladığıma göre benim için bu film serisinin en büyük eksiği olan bir şeyden bahsetmek istiyorum. Hem yapıldığı dönem hem de konusu itibariyle Star Wars vari bir seri görmekteyiz. Star Wars'un tüm filmlerinin hepimizin bildiği gibi klasik bir başlangıcı vardır. Star Trek'ten de benzer bir şey beklemiştim. Dizi nasıl her bölümün başında mini bir tanıtım ve belirli bir müzikle başlıyor ve kapanışta gezegenin yörüngesinden ayrılan bir Enterprise görüntüsüyle bitiyorsa filmlerde de benzer bir sekans aradım. Kirk'ün sesinden "...to boldly go where no man has gone before"u duymak ve ardından klasik dizi müziğini dinlemek ayrı bir zevkli çünkü adeta Star Trek'in imzası olmuş durumda. Keşke filmlerde de bunu görebilseydik.

Ha bir de kostüm meselesi var, neden değiştiler hiç anlamadım. Biraz araştırdıktan sonra özellikle kadın kostümlerinin değiştirilme sebebinin '60ların seksistliğini yansıtan tarihi eserler' olarak görülmesi olduğunu öğrendim. Diziye oranla daha askeri olan kostümler bana çok kasıntı geldi. Bir de özellikle son filmde gördüğümüz ekipteki kıyafet karışıklığı var. Sulu deri ceketle takılırken, Kirk fancy bir gömlek, Spock ise Vulcan yerel kıyafetini tercih ediyor. Aslında bir açıdan bu kıyafet karmaşası hoş görünüyor ama madem 23. yüzyıldayız birileri Sulu, Chekov ve Mccoy'a çeki düzen verseydi?

Tamam bitiriyorum yazıyı. Önce diziyi izliyorsunuz sonra da bu dört filmi. Merak etmeyin izleme sıranızı hep güncelleyeceğim (hizmette sınır yok).

Live long and prosper sevgili okurlar.

Yorumlar

Popüler Yayınlar