Wes Anderson: Renklerin Efendisi

Merhaba bugün sizlere en sevdiğim yönetmenlerden biri olan Wes Anderson'dan bahsetmek istiyorum. Biraz uzun ve bol renkli bir yazı geliyor. Umarım hazırsınızdır. Yazıyı okurken aşağıdaki şarkıyı dinlemenizi öneririm.


Tam adıyla Wesley Wales Anderson 1969 Teksas doğumlu. Küçük yaşlarından itibaren oyun yazmaya başlamış. Üniversitede tanıştığı Owen Wilson ile kısa film çekme işine girmişler ve kısa filmlerinden biri, Bottle Rocket, Sundance Film Festivali'nde epey ses getirmiş. Anlayacağınız sevgili Wesciğimiz almış yürümüş buradan.

Şimdi geldik asıl meseleye. Neden Wes Anderson'ı bu kadar seviyorum/seviyoruz? Diğerlerinden farklı olmasını sağlayan şey nedir? Ve böyle güzel filmler çekmeyi nereden öğrendin Wes? Sanırım yazının bundan sonrasını başlıklara ayırmam gerekiyor; hikayeler, karakterler ve renkler.

Hikayeler

Wes Anderson her filminde bir kazana bir tutam sıradanlık, bir tutam sıradışılık, biraz çoğumuzun hissettiği ama bir türlü dile getiremediği duyguları ve harika bir olay örgüsü koyup bir güzel karıştırıyor. Moonrise Kingdom bizlere 'toplumdan farklı görünen' iki gencin macerasını anlatırken The Darjeeling Limited, bir takım sıradışı olayları kardeşler arasındaki iletişim gibi temel bir konu ile ilişkilendirip bizlere sunuyor. The Royal Tenenbaums her ailede yaşanabilecek gerilimleri bambaşka bir dille beyaz perdeye yansıtırken Rushmore hepimizin içindeki ergeni patır kütür yüzümüze vuruyor ama bunu oldukça kibar bir şekilde yapıyor. Kısacası Wes Anderson aslında hepimizin hayatının bir döneminde karşılaştığı/karşılaşabileceği olayları kendi diliyle kendi dünyasında anlatırken bizleri de bir anda bu dünyaya dahil etmiş oluyor. 

Karakterler

Owen Wilson, Bill Murray, Luke Wilson, Adrien Brody... Wes Anderson filmlerinde genellikle aynı oyuncuları görüyoruz. Kanka kontenjanı desem çok ayıp olur çünkü en azından ismini yazdığım oyuncular başarılı ve kendilerini ispatlamış isimler. Ama hep düşünüyorum neden başka isimler değil? Araştırdım lakin bir cevap bulamadım. Wes sorumun cevabını yorum olarak eklersen sevinirim. 



Neyse çok da düşünmemek lazım. Zaten Bill Murray'den başka kim daha iyi bir Herman, Releigh St. Clair, Kaptan Steve Zissou ya da Badger olabilirdi ki?

Renkler

Ve geldik bir nevi Wes Anderson alamet-i farikası olan muhteşem renk paletlerine. Pantone falan halt etmiş. Ben resmen film renklerine aşık oluyorum. İzleyiciyi farkında olmadan sarıp sarmalayan, sıcacık ve huzur veren paletler Wes Anderson'ın en büyük artılarından biri mutlaka. Gelin size birkaç örnek ile açıklayayım durumu:

Üstte The Life Aquatic with Steve Zissou filminden bir kare görmektesiniz. Artık mavi rengi düşünürken gökyüzü mavisi ya da deniz mavisi gibi terimler kullanmak yerine Steve Zissou mavisini kullanıyorum.


Burada The Grand Budapest Hotel filminden bir kare. Şu pembenin güzelliğine bir bakın.


Ve son olarak Moonrise Kingdom'dan bir kare. Kıssadan hisse renkler çok güzel. Tabi ki de olay sadece güzel renk kullanmakta değil; renkleri olaylarla bütünleştirmede. The Grand Budapest Hotel'deki tatlış aşk hikayesi pembenin o tonundan başka bir renkle anlatılabilir mi? Veya The Darjeeling Limited'da kullanılan maviler ve turuncular filmdeki otantik havayı yansıtmak için harika tercihler değil mi? Wes Anderson bu işin dahisi ve bence kimsenin buna bir itirazı yoktur.

Yazımın son kısımlarına geldiğime göre sizlerle top 3 Wes Anderson filmlerimi paylaşabilirim. Soğuk şubat günlerinde bu filmlerle ısınmanızı dilerim.

1. The Life Aquatic with Steve Zissou
2. The Darjeeling Limited
3. The Grand Budapest Hotel

Yorumlar

Popüler Yayınlar