Coldplay

Seda Sayan günaydını ile hepinizi selamladığım bu güzel pazar sabahını 1996 yılında temelleri atılmış İngiliz rock grubu Coldplay ile paylaşmaya karar verdim. Aslında yaptıkları müzik rock mı değil mi tartışılır. Bence son albümlerinin tarzı tam olarak 'Abi bizim de kafamız karışık'. Tabi yorum siz dinleyicilerin.



Coldplay ilk patlamasını 2000 yılında 'Yellow' ile yaptı. Şarkı o kadar minnoş ki, bir aralar en sevdiğim şarkıydı o yüzden her zaman dinlemeye kıyamazdım. 7 adet stüdyo, 4 adet de canlı gösterilerini bir araya getirdikleri toplamda 12 albümleri bulunmakta. İlk albümleri Parachutes ve onu takip eden 3 albümü, A Rush of Blood to The Head, X&Y ve Viva La Vida or Death and All His Friends, tarz olarak birbirine benzeyen ve anlamlı albümlerdi. Anlamlı derken? Coldplay'in en sevdiğim şarkılarının ait olduğu bu albümlerin anlatmak istediği bir şeyler vardı. Kimi kalp kırıklığı ve istediğimiz şeylerin bir türlü olmaması gibi anlattığımız ama kimsenin anlamadığı hislere tercümanlık yapan, kimi hayatın aslında güzel olduğunu anlamamızı sağlayan, yumuşak melodilerin sadece gerekli yerlerde yükseldiği kısacası bir derdi olan ve dertlerin paylaşmadan azalmayacağının farkında olan şarkılar içeriyor bu albümler. Bu albümler zamanı Coldplay'in tarzı Radiohead, Jeff Buckley ve U2'ya benzetildi. Bence Coldplay'in bunlardan farklı üst üste 13 şarkısını dinleseniz de sıkmaması. Bana kalırsa Coldplay'in altın çağları olan bu albümlerden sonra kafa karışıklığı başladı.

Mylo Xyoto albümüyle beraber şarkılara elektronik melodiler girdi. Sizin düz haliniz de güzel neden böyle bir çabaya girdiniz ki? Ya tabi o şarkıları da güzel ama baştaki tarzlarını adeta modern zamana ayak uydurma için değiştirmeleri beni çok üzdü. Tamam belki herkese hitap etmiyordu ama etmesindi zaten. Mylo Xyoto tam bir geçiş aşaması albümü. Özellikle Paradise, Princess of China, Every Teardrop is a Waterfall ve Charlie Brown şarkıları tarz değişikliğinin habercisiydi. Us Against the World ve Up in Flames ise eski tarzımızdan kopmayacağız merak etme şarkılarıydı. Daha sonra Ghost Stories geldi. Bir önceki albümlerinde olan kafa karışıklığı biraz daha dinmiş gibi. En azından şarkıları iki kısma ayırmıyoruz. Bildiğimiz Coldplay şarkılarına yapmaya çalıştıkları yeni tarzı güzelce yedirmişlerdi. A Sky Full of Stars dinlerken zıplamamak için zor duranlar fav. Magic şarkısı ve klibi ise adeta bir 'masterpiece'. A Head Full of Dreams albümüne geldiğimizde ise biraz daha enerjik bir Coldplay görüyoruz. Adamlar Beyonce ile düet yaptı ya. Son olarak da Kaleidoscope EP'i bizlerle buluşturdular ama bu konu hakkında konuşmak bile istemiyorum.

İnstagram ve Twitter'dan kendilerini takip ediyorum çünkü mazoşistim. Turnelerindeki ışık gösterilerini, fırlattıkları kelebekli cıvıl cıvıl konfetileri ve Chris Martin'in enerjisini gördükçe ben de istiyorum diye bağırıyorum ancak istemek yetmiyor. Sanırsam A Head Full of Dreams albümü için yaptıkları turneye gitmeye niyetlenmiştim ancak bilet fiyatlarını (pound cinsindendi bir de) görünce vazgeçip kendilerine 'Lütfen Türkiye'ye gelin sizi çok seviyorum' şeklinde bir mail atmıştım. Geri dönmediler.

Bir ara albüm yapmayacağız, bu da son turnemiz şeklinde açıklamaları dönüyordu etrafta. Umarım gerçek değildir.

Ha bir de ilginç bir dipnot. Chris Martin, Fix You ve Swallowed in the Sea şarkılarını o zamanlar evli olduğu Gwyneth Paltrow için babasının vefatı ardından yazmış. Biri benim için öyle şarkılar yazsa hayatta boşanmazdım ama sen bilirsin Gwyneth...

Sizlerle en sevdiğim Coldplay şarkılarını içeren listemi paylaşıyorum. İyi dinlemeler.

Yorumlar

Popüler Yayınlar